Lot 123
NAZMİ ZİYA
1881 - 1937
KARİYE
Kıymet Giray
Nazmi Ziya’nın resimle bağlarının kurulduğu yıllarda başlar empresyonizme duyduğu ilgi. Kökeni Fatih döneminin ünlü lalası Molla Gürani’ye dayanan ailesi, seçkin, elit ve aydın bir ortamda yetişmesini sağlar. Fransızca okuyup yazan ve sanatla yakından ilgilenen Nazmi Ziya, Signac’ın İstanbul ziyaretinde onunla birlikte olur. Osmanlı İmparatorluğu'nun kültürünü ve İstanbul’u tanıtır ünlü sanatçıya. Resim çalışmalarını gözlemler. Paris yıllarında bu gözlemlerin post-empresyonist yaklaşımlar olduğunu ve kuramının da ışık ve renk teorisi olduğunu keşfeder. Akımın temsilcilerinin izinde bir Osmanlı ressamı olmayı seçer. Paul Signac’ın kırsal resimlerinin, özellikle de su kenarlarının görünümlerini tema olarak seçtiği konular arasına yerleştirir. Özellikle de pembe rengin çekici değerlerini tuvaline kazandırır. Monet’in Weeping Willow, (1918–1919) gibi yapıtlarından yola çıkarak kır resimlerini, doğanın doğallığını çözümleyişini algılar. Bu ressamların doğa algılarını özgün Nazmi Ziya biçemine dönüştürür. Jean-Baptiste Armand Guillaumin gibi Ziya da doğanın ruhsal coşkusunu resimlemeye yönelir. Fotoğraf karesi gibi kesilen doğa kesiti, akarsuyun canlandırdığı görsel etkinin yansıması olarak resimlenir. Resmin bir anda yapılmış sanısı uyandıran tazeliği, Ziya’nın fırçasının hızlı vuruşlarının pastel renklerin büyüsüyle buluşmasıdır. Uzun gözlemlerin, yansıma kuramının ve doğanın içselliğinin alt yapısı üzerine ulaşılan rahat ve derin yeteneğin tuvale yansımadır bu resim.