KATALOG NOTLARI
Sabahattin Ergi Ailesi Koleksiyonu
Güller, Mahmut Cûda’nın 1941-1980 yılları arasında severek çalıştığı ve on iki ayrı biçimde işlediği bir konudur. Yeşil bir vazo içindeki iki pembe gül koyu renkli arka planla güçlü bir kontrast oluşturarak öne çıkıyor. Yalın tutulan kompozisyon da bu odağı güçlendiriyor. Güle ve vazoya yansıtılan ışık, kahverengi fon önünde parlıyor ve resme gizemli bir hava katıyor. Ufak formatlı bir tuvalde ve zekice uygulanmış minik ışık oyunlarıyla resmedilen bu narin çiçeklerin tablosu, küçük bir mücevheri andırıyor.
Görme zevkine adanmış, hayranlık verici küçücük bir kompozisyon. Zamanın gelip geçiciliğine vurgu yaparcasına birkaç gül yoncasının sunabileceği dünyevi hazzı sembolize ediyor Mahmut Cûda. Birbirine yakın renk değerlerinin ustaca tümlendiği, arka fonun başlı başına bir düzenleme öğesi olarak kurgulandığı bu şaheserde sanatçı resim sanatına olan sonsuz bağlılığını bir kez daha ispat ediyor.
Mahmut Cûda
1918’de Sanayî-i Nefîse’nin hazırlık bölümüne girdi ve öğrenimini İbrahim Çallı Atölyesi’nde sürdürdü. 1919 yılından başlayarak Galatasaray sergilerine katıldı. 1923’te Münih’e gitti ve burada Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi ile Hans Hoffmann Atölyesi’ne devam etti. 1924’ te Devlet sınavını kazanarak gittiği Paris’te Julian Akademisi’nde Lucien Simon’un Atölyesi’nde dört yıl öğrenim gördü.
İstanbul’a dönen Mahmut Cûda, Güzel Sanatlar Akademisi’nde yardımcı öğretmen olarak meslek hayatına atıldı, fakat Akademi çevresiyle anlaşamadığı için bir süre sonra bu görevinden ayrıldı. Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği’ne katılan Cûda, 1942’de Türk Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti’nin kurulmasına da katkıda bulundu. Yurt gezileri kapsamında önce Trabzon’a, 1943 yılında ise Bitlis’e gitti. Sanatçı, 1950’de Türk Ressamlar Derneği’ni kurdu ve derneğin İstanbul dışındaki sergilerini düzenledi. Yazı dünyasıyla da ilgilenen sanatçı, sanat üzerine yazılar yazdı ve bunun yanında 1952 yılında Güzel Sanatlar dergisini yayınladı.
Sanatında kendine özgü bir yol seçen Mahmut Cûda, kübist ve konstrüktivist sanat akımlarını klâsik sanat geleneğinin de etkilerini harmanlayarak eserlerinde yorumladı